M.Ö 2000'LERE AİT BİR DUA SANKİ GÜNÜMÜZ İNSANLARINA GÖRE YAZILMIŞ GİBİ

İçimizde manevi desteği ardına almış insanlarda vardır, yok artık ya öyle şey mi olur diyen de.  Manevi gücü ardımıza almak isteyip duaya ihtiyacımız olduğunda birçok şeyi ister, diler, olursa olmazsa diye  çeşitli düşüncelere dalarız. Bu dua ki bir şeyleri dilemek, istemek şeklinde gerçekleşir. Geçenlerde, Hititlere ait yazılar da
karşıma ilginç bilgiler çıktı ve dedim ki bunu benim okuyucularım da bilmeli. Hem belki de her şeye sahip olan ama bazen huzursuz olan bizlere ilaç gibi gelecek bir yazıdır paylaşmalıyım dedim. Bu yazı Hititlere ait kalıntılarda rastlanan bir duvar yazısıymış. Şimdi derin bir nefes alın ve sakince söyleyeceklerimi kulağınıza fısıldamama izin verin ;) 
    Günlük telaşlarımız o kadar yoğun, yaşadıklarımız öyle alelacele ki ilk olarak, Tanrım beni yavaşlat diyoruz, aklımı sakinleştirerek, kalbimi dinlendir. Zamanın sonsuzluğunu göstererek, bu telaşlı hızımı dengele. Günün karmaşası içinde bana, sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver.       Düşünsenize öyle hızlı yaşayıp tüketiyoruz ki sanki bir daha yaşamayacak gibi. Zaman kaygımız olmazsa ancak yaşadıklarımızın tadını alabiliriz. Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belliğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka,
götür. Ah bunu okurken sırtımdan aşağı tüm sinirlerim, yorgunluklarım, gerginlikler ve beni yoran ne varsa sanki akıp gidiyor :) eminim sizde aynı şeyleri yaşıyorsunuz :)
    Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol. Bazı geceler uyuyamayıp sabahlarken ki o kekremsi yorgunluğun yerini, büyüleyici ve iyileştirici güce bırakması, müthiş bir his :) Ya ertelediğimiz zevklerimiz, bugün  işim var müsait değilim, yarın da aslında şunu yapacağım. yok okul var yok ders var yok sınav var, yok iş var erken kalkmam lazım dediklerimiz hiç bitmiyor ki :/
    Bir çiçeğe bakmak gibi yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kedi okşayabilmek için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret. diyor bir başka madde. Belki de görmek ve bakmak arasındaki farkı bile hissetmiyoruz. Yani bir köpek veya kedi yanımızdan geçiyor
mu? kaldırım arasına sıkışıp kendini baharın ilk yüzüyle ortaya atmış bir çiçeği fark ediyor muyuz, merak ediyorum doğrusu.
    Diyor ki her gün bana kaplumbağa ve tavşan masalını hatırlat. Yani yarışı her zaman hızlı koşan bitiremez, hızımızı artırmaktan çok daha önemli şeyler vardır. Bir meşe ağacından dallarından yukarı bakmamı sağla diyor, sağla ki böyle geniş, güçlü olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır. Beni yavaşlat tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et. Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlam olarak yükseleyim.
    Ve hepsinden önemlisi,
 Tanrım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için sabır, ikisi arasındaki farkı bilmek için akıl ve  beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak dostlar ver diyor. Düşünsenize 2000' li yıllarda edilen bir dua ne kadar da yaşadığımız çağa uyuyor.     Uykularımız yok, yediklerimizin tadı yok, her şeyimiz koşar adım, gururumuz baş tacımız. Yaşam da sadece oradan oraya koşturuyoruz. 
   Yaşayamadıklarımız arada kaybolup gidiyor. Her şeye sahibiz ama hiçbir şeye sahip değiliz. Bir şeyleri hissederek, tüketmeden,
acele etmeden, keyfini çıkararak yaşamayalı ne kadar oldu? Lütfen zamanla yarışmadan yaşamanız gereken ne varsa yaşayın. Ne demişler ertelemek yaşamın mayasını kaçırır. Başklarına göre değil kendi kararlarımız ve kendi değerlerimizle anı yaşayarak ve hayatın tadını alarak yaşayacağımız günlere... Hep birlikte.. 
http://www.kelimedamlasi.com/2018/06/simdi-ozgurluk.html

                                                  CEYDA GÜNAY

Yorumlar

Popüler Yayınlar