MUĞLA -YEMİŞENDERE KÖYÜ


      Hikayelerimde sıklıkla yer verdiğim ve tanıtırken kendimi akan derelerin, serin sularının, gölgesi 2 katlı evlerin penceresine yansıyan yemişen ağaçlarının arasında hissettiğim bir köyü bu gün sizlere tanıtacağım.. İlkokul yıllarıma
kadar yemişendere ismini yemiş yani incirli dere sanırdım. Hal böyle ki bana da diyecek söz yok, köyün ağaçlarının yarısı yemiş ağacı. Sonra zaman geçerken bir de yemişen ağacını duydum. Bizim köyün ismi yemişten değil yemişenden gelirmiş. Yemişen ağacı da köylerdeki ağacı tanıyanlar bilir, alıç ağacının diğer ismidir.
      Köyün yüzde doksanlık kısmını dereler oluşturur. Neredeyse kafanızı çevirdiğiniz her yerde bir dereyle karşılaşırsınız. Çağlar adeta, yanından geçerken serinliğini içinizde hissedersiniz. Köy, yerleşim olarak dağlık ve engebelidir. Yerleşimde buna göre
şekillenmiş, adeta herkes tarlasının başına ev yapmıştır. Köyün merkezindeki köprüden baktığınızda her yeri görebilir, yeşillikleri içinizin derinliklerine taşıyabilirsiniz. Köyün en merkezinde okul, sağlık ocağı, cami, kooperatif binası, her ne kadar kullanılmasa da ormancı lojmanı bulunmaktadır. Azalan nüfus ile okul ve sağlık ocağı fonksiyonunu kaybetmiştir. 
     Hafta da bir kez Muğla merkezden
doktorlar gidip hastaları tedavi etmekte ya da uygun ilaçları yazmaktadırlar. İş sahasının kısıtlı olması nedeniyle gençlerin büyük çoğunluğu şehre göç etmiş olsa da, köy ile bağlantısını koparmamış ve her fırsatta köylerini, büyüklerini ziyaret etmektedirler. köyde imece usulu yaygındır. Düğünler, bayramlar, toplantılar ve aklınıza gelebilecek tüm el birliği gerektiren şeyler hep birlikte toplanılarak yapılmaktadır. İnsanlar birbirine saygılı, tutumlu ve korumacıdır.
      Düğünleri akşamleyin başlayıp sabaha kadar devam eder. Yöre halkı eğlenmeyi iyi bilir. Bu köy Muğla'nın küçük ve şirin bir köyüdür. Ege'deki diğer köyler gibi doğal güzelliğini korumaktadır. Köyü ikiye bölen koca bir dere geçer. Görselliğine doyum olmaz. Gençler bazen hobi olarak dereden balık tutarlar. 
      Peki köye geldik nerede ne yenir ? Köyde balık yetiştirmek  
yaygındır. Dilerseniz ziyaretinizde yukarı ki kahve de denen  asma altında sizin için taze balıkları kiremit gibi kızartılıp sunulabilir. Mevsim salataları ve yeşillikler de cabası. Doğa harikası yeşillikler içinde manzarayı içinize çekerek yediğiniz yemeğin tadını alırsınız. Köy hemen hemen her köyde gerçekleşen tarım ve hayvancılıkla geçimini sürdürmektedir. 
     Mevsimine göre mantar toplamakta geçimine katkı sağlamaktadır. 
Mantarlarımız; Kuzu göbeği, Çıntar, Kulak, Ebe,
Dolaman, gibi çeşitlenmektedir. Köyün tabiatında organik otlar yetişmekte, köyün kadınları otun her çeşidini değerlendirmektedir. 
     Tadına doyulmayanlardan bir tanesi ise Kömüren otunun böreğidir. Erkekleri odunculukla; tomruk, nif gibi işleriyle uğraşır. Gücüne güvenen kadınlar eşlerine yardıma gider. Kadınları genel anlamda mantar toplamayı ve yaygın olarak yapılan bahçe işleriyle ilgilenirler. Köyün güzelliği ve doğa harikası oluşu gelenleri kendine hayran bırakmakta bir daha gelmek için gün saymaktadırlar. 
    Köy Muğla ve Denizli illeri arasında kalmaktadır. Muğla'dan çıkınca yılanlı dağından geçip, gök tepe yol ayrımından sağa dönüp yaklaşık 15 dakika sonra köy sınırları içerisine
ulaşılmaktadır. 

   Fehim ile Behiye hikayemde köyün yöresel tatlarına, kişilerine, anılarına sıklıkla yer verdim.


                                                                                                     CEYDA GÜNAY

http://plajservisi.com/
http://www.kelimedamlasi.com/

Yorumlar

Popüler Yayınlar